ANKARA – Yapay zeka (YZ) sistemlerinin sınırları her geçen gün daha da genişliyor. Son olarak, global teknoloji devi CogniTech tarafından geliştirilen yeni nesil üretken yapay zeka modeli “Veridian 5.0”, sanat ve müzik dünyasında büyük bir tartışma başlattı. Veridian 5.0, mevcut YZ rakiplerini geride bırakarak, tamamen özgün kompozisyonlar oluşturma ve insan duygularını taklit eden tablolar tasarlama yeteneğiyle dikkat çekiyor.
Yaratıcılıkta Yeni Dönem: Taklit mi, Yaratım mı?
Veridian 5.0’ın en çarpıcı özelliği, saniyeler içinde on binlerce farklı sanat tarzını sentezleyebilmesi ve kullanıcı girdisine gerek kalmadan, kendi içindeki büyük veri setlerinden yeni eserler üretebilmesi.
CogniTech CEO’su Dr. Elif Kaya, yaptığı açıklamada, “Bu model, artık yalnızca veriyi işlemekten çıktı, veri yoluyla yeni anlamlar yaratıyor” dedi.
Ancak bu gelişme, sanat camiasında etik kaygıları da beraberinde getirdi. Birçok sanatçı ve müzisyen, YZ’nin ürettiği bu eserlerin “sanat eseri” sayılıp sayılmayacağını sorguluyor.
“YZ’nin ürettiği bir senfoniye ‘duygu’ atfedebilir miyiz? Eserin arkasındaki niyet yoksa, sadece karmaşık bir desen mi görüyoruz? Bu, telif hakları ve sanatın özü için bir dönüm noktasıdır.” – Prof. Dr. Ozan Tekin, Sanat Felsefesi Uzmanı
⚖️ Telif Hakkı ve Etik Çıkmazı
Veridian 5.0 gibi üretken modellerin yaygınlaşması, yasal ve etik alanda ciddi boşlukları ortaya çıkarıyor. Modelin eğitiminde kullanılan veriler, binlerce telif hakkı korunan insan eserini içeriyor. Bir eserin YZ tarafından üretilmesi durumunda telif hakkının kime ait olacağı sorunu, acil bir düzenleme gerektiriyor.
- Telif Kime Ait Olacak? Sanatçı mı, YZ’yi geliştiren şirket mi, yoksa YZ’yi kullanan kişi mi?
- İş Piyasası Tehdidi: Müzik ve grafik tasarım gibi sektörlerde serbest çalışanlar, YZ’nin hız ve maliyet avantajı karşısında iş kaybı riskiyle karşı karşıya kalabilir.
💡 Algoritma Avcısı Ne Diyor?
Veridian 5.0, YZ’nin sadece rutin işleri değil, insanlığın en derin ve özgün alanlarından biri olan yaratıcılığı da dönüştürmeye başladığının en güçlü kanıtıdır. Gelecekte başarılı olmak, YZ’ye karşı savaşmak değil, onunla işbirliği yapmayı öğrenmekten geçiyor.
Bu teknoloji, sanatçıyı yok etmeyecek; ancak sanatçının rolünü temelden değiştirecek. İnsanlar artık ilham kaynağı değil, YZ’ye rehberlik eden küratörler veya prompt (komut) mühendisleri olarak yeni bir kimlik kazanmak zorunda kalacak. Yasal düzenleyicilerin bu hıza yetişmesi ise toplumsal denge açısından kritik önem taşıyor.
